A
slında gerçek stil sahipleri onun gösterişten, büyük logolardan,
imza şekillerden fazlası olduğunu bilir. Bu yüzden şimdilerde
adı “sessiz lüks” olarak anılan trend aslında oldukça sesli olarak
yıllardır yükselişini sürdürüyordu. Sessiz lüks çoğunlukla nötr
renk paletiyle gösterir kendini. Ancak bunun yanında uyum, işlevsellik,
markayla kurulan gerçek bağ hatta yatırım amaçlı giyinmeyi de içerir. Bu
aslında iyi bir parçanın farklı kombinlerle kullanılabilmesi ve uzun yıllar
dolapta dursa da ilk günkü değerinden hiçbir şey kaybetmemesi anlamına
geliyor. Bu trendi tamamen teknik olarak ele alacak olursak, şıklıktan
ödün vermeden kullanım başına maliyeti en üst düzeye çıkarmakla ilgili
olduğunu da söyleyebiliriz.
Kendini göstermekten asla geri durmayan Influencerlar’ın birinden
diğerine geçen renkli, gösterişli ve benzer modayı takip etmek eğlenceli
olsa da rafine zevkler kendini sessiz lükste buluyor. Sessiz lüks yolunda
ilerleyen önemli markalar arasında The Row, Khaite, Brunello Cucinelli,
Jil Sander ve Loro Piana yer alıyor. Bu markaların tasarımları ve marka
hikâyelerini, basitçe ifade etmek gerekirse “bilgili” lüks meraklılarından
oluşan özel bir kulüpte yankı bulduklarını söyleyebiliriz. Yani her bir
dikişi, kıvrımı, deseni ve tonu ayırt edebilen ve algılayabilen son derece
sadık bu tüketiciler, logo ya da monogram içermeyen zamansız siyah
bir elbiseye 2.450 $ yatırım yapmaktan çekinmiyorlar. Sadeleştirilmiş
zarafetin bu sağduyulu müritleri gerçek lüksün kokusunu kilometrelerce
öteden alabilirler.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Bununla birlikte yakın zamanda finalini yapan Succession gibi popüler
dizilerde vücut bulan akım, “Bunun için çok para ödedim” diye
bağırmayan parçalara yönelişin bir habercisi. Sessizce ben kaşmirim diyen
bir kazak ya da ince işçilikle dikilmiş ipek bir gömlek şimdi daha güçlü
gibi görünüyor. Bu trende lüks markaların nasıl tepki vereceği ise merak
konusu.