F
ransa’nın başkenti Paris dünyanın en romantik şehri unvanını
gururla taşırken, konuklarına şahane lezzetler ve müthiş bir
atmosfer sunuyor. Biz de Paris’in kış aylarındaki büyülü ortamını
özel bir lezzet deneyimine dönüştürmek isteyenler için 5 özel
restoran seçeneğini bir araya getirdik!
Vive
Konuklarını sıcacık bir ortamda doyurucu balık yemekleri ile ağırlayan
Vive, listemizin ilk sırasında. Restoranın başında David Le Quellec ve iki
Michelin yıldızlı eşi Stéphanie Le Quellec var. 1925’ten beri 17. bölgenin
bu köşesinde yerli halkla buluşan Rech’in yerine açılan Vive, hardal
rengi banketleri ve su altı bahçelerini andıran grafik desenli halıları ile
aydınlık ve ferah bir iç mekâna sahip. Menüde, Normandiya’dan arabayla
gelen balıkçı tarafından şeflere bizzat teslim edilen günlük balık ve deniz
ürünlerini bulabilirsiniz. Pesto, nane ve kişniş sosuyla çiğ olarak servis
edilen ton balığı, levrek ceviche, sarımsaklı dolguyla hazırlanan midye
restoranda seçebileceğiniz lezzetler arasında.
Sphere
Hassasiyetleri ve detaylara gösterdikleri özen ile tanınan Japon şeflerin,
Fransız yemeklerinde akıllara durgunluk verecek kadar iyi olduğu
söylenir. Bunun doğruluğunu kanıtlayan isimlerden biri de Sphere
restoranın başındaki Tetsuya Yoshida... Çağdaş çizgileri, tavandan ters
bambu gibi inen bakır boru aydınlatması ve doğayı çağrıştıran yeşil
renk paleti ile çok şık görünen Sphere, çevredeki ofis çalışanlarının
öğle yemekleri için tercih ettiği bistro ortamına taze bir soluk getiriyor.
Deneyenler Yoshida’nın mutfağının her lokmasının saf bir keyif verdiğini
söylüyor. Sphere’de bu saf keyfi yaşamak için ordövrlerden pırasa ve fındık
yağı karışımı ile mükemmel bir şekilde pişirilmiş maymunbalığına; gravy
sos, havuç ve patates püresi ile servis edilen dana etinden karamelize
cevizli çikolata kremasına kadar pek çok seçeneğiniz var!
Nellu
Paris’in tam kalbinde, Marais’te yer alan Nellu, şef Olivier Garcia’nın
harikalar yarattığı küçük mutfağa bakan az sayıda masa ile hizmet
veriyor. Kapıyı ittirip içeri girdiğinizde yerel bir sırra rastlamış gibi
hissediyorsunuz. Garcia’nın Fransız brasserie klasiklerini ele aldığı
lezzetlere, sommelier Riccardo’nun seçtiği dünyanın dört bir yanından
gelen doğal şaraplar eşlik ediyor. Carbonara kabak spagetti, tütsülenmiş
yılan balığı, çipura ve yosun dolgulu alabalık turtası, balkabaklı kimchi
deneyebileceğiniz lezzetler arasında. Ama şimdiden uyaralım; Garcia’nın
lezzetlerini denerken mükemmel ancak beklenmedik kombinasyonlara
hazır olun!
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Le Petit Rétro
Tercihiniz tarihi öğeler taşıyan bir dekorasyon ve Fransız klasikleri
servis eden bir bistroysa, gidilecek yer belli: Le Petit Rétro. İlk olarak
1904 yılında açılan restoran, genç Fransız şef Irwin Durand tarafından
devralınmış. Burası şehrin ayakta kalan birkaç orijinal bistrosundan biri;
içeri adım atmak ise zamanda yolculuğa çıkmak gibi... Menüde etli pâté,
blanquette de veau à l’ancienne gibi iyi hazırlanmış Fransız lezzetleri var.
Tatlı içinse Paris-Brest ve crème brûlée favoriler arasında. Soğuk bir kış
akşamı için birebir!
Madame Brasserie
Paris ne kadar değişirse değişsin, bir numaralı simgesi Eyfel Kulesi olmaya
devam ediyor. Bu nedenle öğle veya akşam yemeklerini “onunla” geçirmek
benzersiz bir deneyim olmayı sürdürüyor. Birinci kattaki bistronun şef
Thierry Marx tarafından tamamen yenilenen Akdeniz menüsü ise bu
deneyimi tek kelimeyle “nefis” kılıyor! En üst kattaki Le Jules Verne’den
farklı olarak, Madame Brasserie daha rahat ve daha uygun fiyatlı. Paris
manzaralı bir masada öğle yemeğinde üç servisli menü kişi başı yaklaşık 95
Euro. Akşam yemeğinde daha ayrıntılı bir menü içinse 175 Euro’yu gözden
çıkarmanız gerekiyor!
Kaynak: www.forbes.com